top of page
  • Tolgay Şatana

Hamilelikte Bel ve Sırt Ağrısı Normal midir?


Hamilelikte Bel Ağrısı - Hamilelikte Sırt Ağrısı:

Doğurganlık bir üreme fonksiyonu olmanın ötesinde, kutsal anneliği içeren; geçici ancak ciddi hormonal, emosyonel (duygusal) zirvelerin yaşandığı, oldukça zor bir süreçtir. Beraberinde yaşanan sırt ve bel ağrılarının anne yüzünde yarattığı ifadeler pek çok sanatçıya ilham kaynağı da olmuştur.

Anneliğin kadınlığa geçişin en ciddi basamağını oluşturduğu bir gerçektir. Bazı değişimler özellikle cinsel organlarda ve karakterlerde çok az gerileyerek “olgun kadın” görünümünü kazandırır. Böylesine kutsal ve saygın bir hayat tecrübesi, kadın kimliğinde bu farklılaşmayla ortaya çıkan onurlu bir madalyon gibidir.


Kas iskelet sisteminin hamilelikteki hormonal dalgalanmalara cevabı, rahim, meme dokusu kadar hızlı değildir. İskelet uyumu aylar içinde gelişir ve uyum sürecinde yıkıma karşılık veren savunma olarak tariflenebilir. Kemik çatı güç kaybeder, yıkıma uğraması yaygın kemik ağrılarına sebep olabilir. Gevşemeye başlayan bağ yapıları eklemlerin hareket sırasında limitlerinin zorlanmasına ve yaralanmalara sebep olabilir. Omurga eklemlerinin gevşeyen bağlarla disk üzerine yaptığı aşırı yüklenmenin, çeperde yırtıklara ve bel-boyun fıtıklarına sebep olması bu yüzdendir. Hamilelikte omurga ağrıları farklı evrelerde değişik karakterde olur. Bu yüzden her evrede farklı önlemler gerekecektir.


Hamilelik üç aylık evrede (trimester) incelenir. Ancak hamilelik öncesi, hamilelik ve loğusa dönemi şeklinde yaklaşmak doğru olur. Hamilelik öncesi omurga sorunu olan bir annenin omurga ağrılarının artacağını, varsa fıtıklarının ilerleyebileceğini bilmesi, gerekirse bu sorunları çözmesi gerekir.


İlk üç ay döneminde bebeğin ağırlığı ve kütle etkisi yok denecek kadar az sayılır ancak hormonal etkiler, iskelet sisteminin döngüsünü değiştirecek kadar şiddetlidir. Plasenta oluşumunun başladığı bu evrede anne hormonları ile fetus hormonları anne dolaşım sisteminde yarışa girerler.


Öncelikle kadınlık hormonlarının iskelet metabolizmasının ve kemik döngüsünün yapım yönünde çalışmasını sağlayan, taşıma gücünü, dayanıklılığı arttıran etkiler yaptığını bilmemiz gerekir. Östrojen ve progesteron ay dönümlerinde bile ritmik kramplar, eklem ağrıları ile karakterize olan şikayetler yapması neredeyse olağandır. Bu etkiler yapım yönündedir, ancak hamilelik hormonları bunu baskılar.


Hamilelikte Bel Ağrısı - Hamilelikte Sırt Ağrısı


Hamilelik hormonu HCG bir çeşit gonadotropin dediğimiz steroid yapısında tıpkı cinsel organlar gibi onları taklit ederek aksi yönde çalışır. Yavaş bir yükselme ile kadınlık hormonlarının bu döngüsünü baskılamaya başlayıp adeta yerini alırken, iskelet sisteminde kemikler bir kalsiyum deposunu yıkıma hazırlar, kaslar itme yönünde çalışacak bir dizilime zorlanır. Tüm bağlar elastik doku yapısını artırıp gevşemeye eğilim gösterir. Tüm bu hormonal etkiler bebeğin beslenmesi için kaynak, karında büyüyebilmesi için yer sağlamak, doğum kanalında ilerlemesi için şarttır.


İkinci evrede hormonal etkiler dengelenmeye başlar. Anne dolaşımı ve bebek dolaşımı birbirinden ayrılmaya başlar. Gebelik ayları arttıkça fetus ağırlığı vücut ağırlık merkezini değiştirecek bir momente karşı farklı yönde çalışan kaslara yüklenme, gevşek bağlar nedeniyle eklemlere asimetrik yüklenmelerle günlük travmalara giderek daha açık hale getirir. İkinci trimester bu açıdan geçiş evresidir, kaslar yüklenmelere karşı güçlerini artırırlar. İlk iki evrede kas iskelet sistemlerinin ağrılarını teşhis etmekteki en büyük zorluk radyolojik tetkiklerin yapılamaması ve bebeğe zarar verecek ilaçların kullanılamamasıdır.


Üçüncü evrede karında doğum kanalına yerleşmiş 10-15 kg fazladan yüklenmeye karşı koyan bir omurga söz konusudur. Bu dönemde kasılmaktan yorulan kasların ağrıları, hamilelik sürecinde yaralanıp iyileşen eklem ve bağlar varsa bel ve boyun fıtıklarında ilerlemelere bağlı ağrılar ortaya çıkar.  Ağrı sebepleri dayanılmaz hale geldiğinde, bebeğe daha az zarar verecek radyolojik tetkikler çoğunlukla anneler tarafından kabul edilmez. İlaç kullanımı plasenta bariyerini geçmeyecek şekilde ya da geçse bile daha uygun olabilir. Annelerimiz bu ilaçları da almayı kabul etmediklerinde ağrıların giderilmesi mümkün olmaz.


Hamilelik bitiminde doğum eylemi kas iskelet sisteminin olağanüstü yüklenmelere maruz kaldığı ağrılı bir süreçtir. Bu mucize gerçekleşirken tüm kas yapıları zayıf ve gevşek kemik yapılar üzerinde ciddi yüklenmeler yaparlar. Doğum sonrası yeni bir yüklenme ile loğusalık evresinde annenin imdadına süt salgısına yardım eden mucizevi hormonlar (oksitosin, prolaktin) yetişir. Bu hormonlar büyüme hormonu muadili yenileme maddelerini salgılatırlar (somatomedinler). Anneler adeta bir çocuğun gelişimindeki yenilenme kapasitesine ulaşırlar. Bu erkeklerde olmadığı gibi anne olmayan kadınlarda da normal durumlarda ortaya çıkmaz


Süt veren annelerin doğum sonrası çok daha az ağrı çekmesi endorfin benzeri etki yapan, ağrı giderici ve aynı zamanda mucizevi bir iyileştirme işlevi taşıyan bu hormonlar 3-6 hafta içinde dramatik bir yapım/tamir  evresine girerler. Ancak tamir süreci de ağrılıdır. Annelerde halsizlik, uyku hali, şekerli besin tüketme (loğusa şerbeti) eğiliminin sorumlusu bunlardır.


O zaman neler yapalım ki omurga ağrıları ile savaşabilelim?


Hamilelik öncesi varsa omurga sorunları bilinmeli ve ilerleyen hamilelik dönemlerinde şiddetlenmesi önlenmelidir.


Hamileliğin ilk evresinden itibaren sırt ve karın kaslarının taşıyıcı özelliklerini güçlendiren plates gibi egzersizlerin yanı sıra ağırlık çalışmaları yapılabilir. Ancak düşük tehlikesinin artarak devam edeceği ikinci evreye yaklaştıkça egzersizler plates ve izometrik dediğimiz hareketlerle yapılmalıdır. Ağrılı durumlar soğuk sıcak uygulamalar ve tıbbi masaj ile özellikle fibromyalji tetiklemeden ortadan kaldırılmalıdır. Hamilelik ergonomik yaşamın en çok gerektiği yaşam dönemidir. Yürüme sırasında tercih edilen merdiven basamağından tutunmak, araçtaki koltuk ayarınız, otobüslerdeki seyahat şekliniz, evdeki koltuk, mutfaktaki tezgah seviyesine kadar kurallara kesin uyum şarttır.


Beslenme ve özellikle kalsiyum, fosfat ve bol protein içeren diyet, iskelet ve kas yapısının bebeğin ihtiyaçları için yıkıma uğramasını büyük ölçüde azaltır. İyi beslenmeyen anne, öncelikle bebeği besleyen vücut şifresi nedeniyle zayıf düşer ve omurga-kas kökenli ağrıların artması kaçınılmaz olur.


Hamilelik öncesi zayıf bir bünyeniz varsa mutlaka kas güçlendirmesini ilk aylarda yapmalısınız. İlerleyen 2. ve 3. evrelerde hamilelik merkezlerinde doğuma hazırlık grupları iskelet sistemi kaynaklı ağrıları büyük ölçüde azaltacaktır. Son evrede yorulan kas gruplarının daha çok molaya ihtiyaç duyacağını düşünerek sık molalı az tekrarlı egzersizler tercih edilir.


Hamilelik sonrası 3-6 haftalık süreçte hızla iyileşen ve yenilenen iskeletin ihtiyaçları hamilelik sürecinde az kalorili zengin içeriklerle sağlanmalıdır. Kazanılan kilolar verilmeli, omurga üzerine binen yüklenmeler azaltılmalıdır. Ağrılar emzirmeyen annelerde bazı ilaç tedavilerine geçişi azaltır ancak emziren anneler için doğal ağrı kesicilerin varlığını tekrar vurgulamak isterim, bu açıdan emzirmek omurga ağrılarını azaltması ve yenilenmeyi artırması ile beraber büyük bir avantajdır.


Hamilelik kutsal anneliğin en güzel dönemidir. Bu dönemin en az ağrı ve gülen bir yüzle geçmesinin, sağlıklı beslenme, düzenli egzersizle olacağını unutmayalım.
bottom of page